Türkiye'de Üreme Sağlığının ve Haklarının Geliştirilmesi
Geçtiğimiz on yıllar içinde nüfus artış hızı önemli ölçüde düşmüş olsa da, Türkiye, halen dünya genelinde kalabalık nüfusa sahip ülkeler arasındadır. Nüfus, göç hareketleri ile birlikte, bireylerin üreme davranışının bir sonucudur. Ülkemizde üreme sağlığı ve hakları eşitsizliklerin yaşandığı, şiddetin eşlik ettiği, temel insan haklarının kullanılmasında engeller bulunan bir alan olma özelliğini korumaktadır.
Ulusal veriler bölgesel, kentsel/kırsal ve sosyo-ekonomik özelliklere göre nüfus ve üreme sağlığı göstergelerindeki büyük farklılıkları ortaya koymaktadır. Anne ölümleri hala gelişmiş ülkelerden daha fazladır. Ülkede doğum öncesi bakım hizmetlerinden yararlanma konusunda bölgeler arasında belirgin farklılıklar vardır. Şiddet, Türkiye'de kadınların yaşamlarının her alanını olumsuz etkilemekte, namus ve töre cinayetleri, erken yaş evlilikleri, çocuk tacizleri ve ensest kadınları tehdit etmeye devam etmektedir.
Günlük haberler, yapılan araştırmalar, farklı cinsel kimlik ve yönelimde bireylerin, hem hukuk hem de uygulamada ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığını, bu durumun devamlılık gösterdiğini ortaya koymaktadır. Eşcinsel ya da cinsiyet değiştirmiş trans kimliklerin açıklanması, reddedilme ve kötü muamele ile karşılanmakta, toplumun pek çok kesiminde eşcinsellik ve transseksüellik tabu olarak değerlendirilmekte; "homofobik" saldırılar endişe verici bir sıklıkta görülmektedir.
Gelecek yıllardaki nüfus artışı da göz önüne alındığında, artan nüfusun sağlığının korunup geliştirilmesi özel önem taşımaktadır. Bu sürecin doğru bir şekilde gerçekleştirilmesi bireylerin üreme ve cinsel sağlık haklarını kullanmalarıyla doğrudan ilgilidir.
İKGV, bireylerin üreme ve cinsel sağlıklarının iyileştirilmesi ve bu alandaki haklarını kullanmalarına destek olabilmek amacıyla kuruluşundan itibaren pek çok çalışma gerçekleştirmiştir. 1989 yılında başlattığı "topluma dayalı üreme sağlığı" programları ile Türkiye'nin çeşitli illerinde özellikle gecekondu bölgelerinde yaşayan ailelere üreme sağlığı ve aile planlaması bilgileri sunulmuş, bu kişilerin sağlık kuruluşlarından tam anlamıyla yararlanmalarına destek verilmiştir. İKGV, bu alanda görev yapan hizmet sunucularının yetkinleştirilmesi konusunda da çeşitli çalışmalar yapmıştır. Bu alanda kaynak kitaplar hazırlanmış ve yayınlanmış, düzenlenen eğitimler ile sağlık personelinin kapasitesinin arttırılmasına destek verilmiştir. İKGV, Türkiye'de edindiği deneyimi diğer ülkelere de taşımış, Azerbaycan ve Kazakistan'da benzer çalışmaların yürütülmesine destek vermiştir. Ergenlerin cinsel sağlığı ile ilgili eğitimler ve yayınlar yapan Vakıf, pilot üniversitelerin mediko- sosyal birimlerinde gençlere kaliteli üreme sağlığı hizmeti verilmesi yönünde çalışmalar yapmıştır. Yerel sivil toplum kuruluşları ile birlikte çalışarak üreme sağlığı alanında kapasitelerinin artmasına destek vermiştir.
Savunmasız Grupların Desteklenmesi
Fuhuş hemen her toplumda ahlak, cinsellik, organize suç, sağlık, kadın ve çocukların sömürülmesi, kadın ve erkek arasındaki eşitsizlik ve insan hakları bağlamında tartışılagelmiş bir konudur ve bu tartışma günümüzde de devam etmektedir.
Ülkemizde, bir taraftan HIV/AIDS ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenmesi bağlamında toplum sağlığı yararı gerekçesiyle; diğer yandan içinde bulunduğumuz yüzyılın insan hakları ve insanlık onuru değerleriyle bağdaşmayan bir konumda olmaları nedeniyle; seks işçiliğinin yeniden tanımlanması, seks işçilerinin uğradıkları şiddetin ortadan kaldırılarak, ekonomik ve sosyal destek hizmetlerinden yararlanmalarını sağlamak gerekmektedir.
Türkiye'de seks işçilerinin güvenli cinsel davranış kazanmaları yönünde sınırlı da olsa sivil toplum kuruluşları tarafından bilgilendirme çalışmaları yürütülmektedir. Seks işçileri sadece HIV veya diğer enfeksiyonlar yönünden değil, insan ticareti, madde bağımlılığı ve çeşitli insan hakları ihlalleri gibi konular nedeniyle de risk altında bulunmaktadır.
Kadın Kapısı
Kadın Kapısı, 1996 yılında İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı tarafından seks işçilerine yönelik sürdürülen bir proje kapsamında kurulmuş bir danışma merkezidir. İlk yıllarda güvenli cinsel davranış kazandırma merkezli ve HIV/AIDS salgınını önleme ağırlıklı olarak sürdürülen çalışmalar giderek seks işçilerinin insan haklarının desteklenmesi doğrultusunda gelişmiştir. Kadın Kapısı, seks işçilerine cinsel sağlık başta olmak üzere yasal, sosyal ve ruhsal sorunlarında destek olmakta ve danışmanlık vermiştir. Farklı sivil toplum kuruluşları Kadın Kapısı'na destek sağlamıştır. Bu kuruluşlar arasında Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıkları Önleme Derneği, İstanbul LGBTT Derneği, AIDS Savaşım Derneği ve Pozitifler Derneği sayılabilir.
Kadın Kapısı çalışmaları aşağıda biçimde özetlenebilir:
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Konusunda Eğitim ve Danışmanlık
Seks işçilerine merkezde veya olanaklar elverdiğinde gezici ekiplerle cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda bilgilendirme sağlanmıştır. Sorunları olan seks işçilerine merkezimizde danışmanlık sağlanmış, yönlendirme yapılmış ve gerekirse refakat edilmiştir.
Yasal Sorunlarda Danışmanlık ve Destek
Yasal sorunları olan seks işçilerine merkezimizde bilgilendirme, danışmanlık ve yönlendirme sağlanmıştır. Olanaklar elverdiğince merkezimizde avukat desteği verilmiştir.
Sosyal Sorunlarda Destek
Kadın Kapısı seks işçilerine sosyal sorunlarıyla baş edebilmeleri için bir destek ortamı sunulmuş, sorunları olan seks işçilerine gönüllüler tarafından danışmanlık ve yönlendirme sağlanmıştır.
Sağlık Sorunları
Sağlık sorunları olan seks işçilerine merkezimizde bilgilendirme, danışmanlık ve yönlendirme sağlanmıştır.
Savunuculuk
Kadın Kapısı seks işçilerinin diğer insanların yararlandığı insan haklarından yararlanması amacıyla yürütülen çalışmalara destek sağlanmıştır.